© Haber Acıpayam 2022

PRP ve Lokal Ozon Tedavisi ile ağrılarınızdan kurtulabilirsiniz

Lokal Ozon Tedavisi ve PRP (Platelet Rich Palasma) hakkında bilgi veren Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Berrin Akpınar, tedavinin yaralarda hızlı iyileşmeyi sağlayarak hastanın ağrılardan kurtulmasını kolaylaştırdığını söyledi.


PRP hakkında bilgi veren Eskişehir Fizyomer Terapia Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Fizik tedavi ve Rehbilitasyon Uzmanı Dr. Berrin Akpınar, PRP tedavisine ilişkin açıklamalarda bulundu. PRP’nin kanın pıhtılaşmasına yardımcı olan ve yara bölgelerinde hızlı iyileşmeyi sağlayan bir kan ürünü olduğuna değinen Akpınar, “PRP kanın pıhtılaşmasına yardımcı olan ve aynı zamanda yara bölgesinde hızlı iyileşmeyi sağlayan büyüme faktörlerini içeren trombositten zengin bir kan ürünüdür. Trombositler yaralanmış bölgede kanamanın durmasını sağlamak ve daha sonra hasarlanan dokunun iyileşmesi sürecinde büyüme faktörlerinin salınmasında görevlidirler. Bu büyüme faktörleri kollajen üretimini ve tendon kök hücrelerinde gen ve protein ekspresyonunu artırarak doku iyileşmesini uyarır. PRP yani trombositten zengin plazma da uygulandığı yerde hasarlı dokunun tamirini sağlayan çok etkin bir tedavi yöntemi olarak uzun yıllardır uygulanan bir tedavi yöntemidir” ifadelerini kullandı.



PRP hangi rahatsızlıklarda uygulanıyor


PRP’nin özellikle kas ve eklem hastalıklarında uygulandığını ve başarılı sonuçlar verdiğini aktaran Akpınar, “PRP’nin hangi hastalıklarda uygulandığına değinen Dr. Akpınar, “PRP, omuz kas yaralanma ve problemleri, tenisçi-golfçü dirseği, tendinitler, topuk dikeni, menisküs problemleri ve eklem kireçlenme ile kıkırdak lezyonları gibi birçok rahatsızlıkta kullanılmaktadır” diye konuştu.



PRP nasıl uygulanıyor


PRP’nin uygulanışı hakkında bilgiler veren Akpınar, uygulamanın ardından hastaların günlük yaşamına dönebileceğine dikkat çekti. Akpınar sözlerine şöyle devam etti:


“PRP uygulamasında öncelikle hastanın kol damarından steril şartlarda 10-20 cc kadar alınır. Santrifüj cihazında belirli bir hızda yaklaşık 10-15 dakika döndürülen tüpteki trombositlerin diğer kan bileşenlerinden ayrılması sağlanır. Elde edilen trombositten zengin plazma yani PRP gerekli görülen bölgeye enjekte edilir. 3 veya 4 hafta arayla toplam 3 enjeksiyon yapılır. Hasta uygulama sonrası hemen kendi işine ve günlük yaşamına geri dönebilir.”



“Lokal Ozon Tedavisi doku onarımının ve dolaşımın düzenlenmesini sağlar”


Son yıllarda oldukça popüler olan Lokal Ozon Tedavisi’nin vücutta sağladığı faydalara dikkat çeken Uzman Dr. Berrin Akpınar, “Ozon tedavisi, kanın dokulara oksijen bırakma yeteneğini artırarak organların oksijenlenmesini artırır. Vücudumuzdaki doğal ağrı kesicilerin açığa çıkmasını sağlayarak ağrı kesici özellik gösterir. Doku onarımına ve dolaşımın düzenlenmesine yardımcı olur. Ağrılı ve enflamatuar ekleme lokal olarak uygulandığında kıkırdak büyümesini ve eklem sıvısı üretimini hızlandırır. Tek başına eklem içerisine uygulanacak olursa haftada 1 defa toplamda 4-6 kez ozon enjeksiyonu yapılır. Bu tür lokal ozon uygulamaları eklem kireçlenmeleri, her tür tendon, bağ ve yumuşak doku sorunlarında, kaslar içinde oluşan ağrılı tetik noktalarda, bel fıtığı ve siyatik sinir ağrılarında uygulanmaktadır” şeklinde konuştu.



“Ozon-PRP kombinasyonu ile ağrılardan çok daha kısa sürede kurtulabilirsiniz”


Ozon ve PRP enjeksiyonlarının birlikte uygulanması hastalığın iyileşme süresini kısalttığına dikkat çeken Akpınar, “Birçok kas iskelet sistemi rahatsızlığında normal kandan 5-10 kat daha fazla trombosit içeren PRP, ozon ile kombine edilerek yani aynı anda uygulanarak hem PRP’nin etkisi artırılmış olunur hem de çok daha kısa süre içerisinde ağrılardan kurtulunabilir. Ozon ve PRP enjeksiyonlarının birlikte uygulanması çok daha yüz güldürücü sonuçlara ulaştırır. Son yıllarda popülaritesi giderek artan ozon ve PRP enjeksiyonları sayesinde kas iskelet sistemi problemlerine erken dönemde müdahale edilirse başarı şansı artacaktır” dedi.

İlginizi Çekebilir

“Yaza formda girmek için haftada 150 dakika yürüyün”

Yaz mevsimine formda girmek adına şimdiden dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini belirten Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Su içmeyi ihmal etmeyin, günde ortalama 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Tükettiğiniz meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın” dedi.

Uzmanından bebek isteyen çiftlere beslenme önerileri

Jinekolog Kağan Açıkgözoğlu doğurganlığı etkileyen faktörlere dikkat çekerken, hamile kalmada sperm ve yumurta kalitesinin, sperm ve yumurta kalitesinde de beslenmenin önemli rolü olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Akıçgözoğlu, “Kadınlar hayatı boyunca oluşacak tüm yumurta sayısı genetik olarak belirlenmiş olarak dünyaya gelirler. Sonradan bu sayıyı artıracak önlemler alamazlar. Ancak yumurtalarının kalitesini iyileştirmek ve bunu yaparak doğal olarak gebe kalmayı kolaylaştırmak için atabilecekleri adımlar var” diyerek önerilerde bulundu.

Bölgenin ilk kapalı yöntemle tüp açma operasyonu Tatvanda gerçekleştirildi

Bitlis’in Tatvan ilçesinde Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Mediha Kübra Ceylan tarafından bölgede ilk olan kapalı yöntemle tüp açma operasyonu gerçekleştirildi.

Hava değişimleri nedeniyle grip vakaları arttı, servisler doldu

Trabzon’da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi.

Kalp hastalığı olan bebek, ambulans helikopterle Ankaraya sevk edildi

Hatay’ın Dörtyol ilçesinde doğuştan kalp hastası olan 4 günlük bir bebek, uzman bir ekip tarafından ameliyat edilmek üzere ambulans helikopterle Ankara’ya sevk edildi.

Egeli bilim adamlarının projesine TÜBİTAKtan destek

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yürütücülüğünü yaptığı “Sistemik Enfeksiyon Şüphesi Olan Bir Yaş Altı Çocuklarda Tükürük Prokalsitonin (PCT) Düzeylerinin Kullanımı ve Serum PCT Düzeyleri İle Karşılaştırılması” başlıklı proje TÜBİTAK tarafından desteklenmeye uygun bulundu.

TÜM HABERLER