© Haber Acıpayam 2022

Anne babası obez olan çocuk yüzde 90 obez oluyor

Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Cengiz Akbenlioğlu, tüm dünyada giderek daha yaygın görülen obezitenin çocuklar için risklerine değinerek bunun ömür boyu devam edecek, tedavi edilemeyen ancak kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğu konusunda anne babaları uyardı.



Acıbadem Bodrum Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Cengiz Akbenlioğlu, “Yağ dokusunun vücut ağırlığına oranla artması” anlamına gelen ve hem ülkemizde hem de dünyada giderek artan obezite hakkında önemli bilgiler verdi. Obezitenin, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet hastalığı, kalıcı hasarlı eklem hastalığı gibi hastalıkların ortaya çıkması ve hayat süresinin kısalmasına neden olduğunun altını çizen Dr. Akbenlioğlu “Kilo artışı yağ dokusu hacmini oluşturan yağ dokusu hücrelerinin sayı ve hacimlerinin artışı ile alakalıdır. Normal kilo ile şişmanlık ayırımında birçok yöntem kullanılmakla birlikte en sık kullanılan vücut ağırlığının boyuna uyan ideal ağırlığına göre yüzde ifadesidir. Sık kullanılan başka bir indeks de kilo ile boyun metrekaresinin birbirine oranı şeklinde hesaplanır” dedi.



Tüketilenden daha fazla enerji alınmasının şişmanlığın temel nedeni olduğunu söyleyen Dr. Akbenlioğlu “Bu şişmanlığa eksojen obezite denir. Genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve psikolojik faktörler sebepleridir. Yetersiz park ve spor alanları, apartman yaşamı, okul ulaşımının servislerle yapılıyor olması, çocukların evde kalış süresini artıracak bilgisayar ve TV programları, fast food beslenme, doğal besinlerin azalması ve genetiği değiştirilmiş besin maddeleri obeziteye zemin hazırlar” dedi.



“Anne baba obez ise çocukta obezite riski yüzde 90”


Dr. Akbenlioğlu, anne-babası aşırı kilolu olan çocukların obez olma riskinin yüzde 90, birisinin kilolu olma durumunda ise bu riskin yüzde 70 olduğuna işaret ederek şunları ifade etti: “Beslenme kültüründeki değişiklikler, hızlı yenebilir yüksek kalorili besinler yaygınlaşmış ve maliyetinin ucuz olması, yeterli meyve ve sebze tüketiminin olmaması, su yerine yüksek kalorili şekerli içeceklerin tüketilmesi, öğünlerin azaltılıp çok fazla ara öğün şeklinde yemek yenmesi obezite riskini arttırmaktadır. Aile içi problemler, okul başarısızlığı, sosyal çevreye katılamama, arkadaş edinememe ve arkadaş çevresinden uzaklaştırılma çocukları fazla beslenmeye yöneltir. Kilosu artan çocuk aldığı kilolardan dolayı sosyal ve aile çevresinden olumsuz yönde daha fazla etkilenip kısır döngüye girerek yemek yemesini arttırır”.



“Erkek çocuklarda meme dokusuna yol açabilir”


Çocuklarda obezitenin her yaşta görüldüğünü ancak en sık 1 yaş, 5-6 yaş ve ergenlik döneminde rastlandığına dikkat çeken Dr. Akbenlioğlu, şişman erkek çocuklarda göğüste toplanan yağ dokusunun yalancı jinekomasti yani erkekte gelişen meme dokusuna; özellikle karın, baldır ve kalça bölgelerinde sitria adı verilen ciltte çatlaklara ve normal boyutta olmasına rağmen yağ dokusu içine gömülmüş olduğundan penisin küçük görünmesine, bacak sürtmelerine bağlı pişikler, bacaklarda ortopedik problemler ve yürüme güçlüğüne yol açtığını anlattı. Ayrıca çok aşırı kilolu çocuklarda kalp yetmezliği, nefes alamama, solunum yetmezliği gibi ağır klinik tabloların; insülin direncinin; hipotiroidi, büyüme hormonu eksikliği, Cushing sendromu, Kraniofaringioma ve Hipotalamik sendromların gelişebileceğini sözlerine ekledi.



“Tedavi edilemez ancak kontrol altına alınabilir”


Obezitenin ömür boyu devam edecek, tedavi edilemeyen ancak kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğunu vurgulayan Dr. Akbenlioğlu “Çocuğunuzun kilosu boyuna göre ideal ağırlığının yüzde 120’sinden fazla çıkarsa kilo fazlalığı var demektir. Eşlik edebilecek hormonlara bağlı hastalıklar açısından değerlendirilip diyetisyenle birlikte takip edilmesi gerekir. Çocuğunuzun beslenme alışkanlıkları ve aktivitesi ile ilgili değerlendirme yapılmalıdır. Sonra alışkanlıklarını değiştirme noktasında hangi aşamada olduğu tespit edilir. Çevresel faktörler düzenlenmeli ve psikolojik faktörler uzaklaştırılmalıdır. Alışkanlığı kolay bir şekilde değiştirmek için sağlıklı bir diyet konusunda bilgiye, problemi çözme yeteneği, değişikliğe motivasyon, hedef ve pekiştirme gereklidir” diye konuştu.



Dr. Akbenlioğlu, obez çocukların mutlaka bu konuda multidisipliner bir yaklaşımla kontrollerinin sürdürülmesi gerektiğine değinerek şunları dile getirdi: “Çocuk hastalıkları ve diyet bölümü ile birlikte takip edilen hastaların beslenme alışkanlıkları ile günlük aktiviteleri değerlendirilmeli; çocuk doktoru tarafından muayenesi yapılmalı; altta yatabilecek hormon hastalıkları için tetkikleri yaptırılmalı; diyet bölümü tarafından beslenmesi düzenlenmeli; hastaların belli aralarla yapılan kontrollerle uyum sağlayıp sağlamadığı değerlendirilmeli, bir takım değişikliklere uyum sağlaması için motive edilmeli”.

İlginizi Çekebilir

Adanada Nöroradyolojide İleri MR Görüntüleme Teknikleri Sempozyumu yapıldı

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Kışla Sağlık Yerleşkesinde "Nöroradyolojide İleri MR Görüntüleme Teknikleri Sempozyumu" gerçekleşti.

Tabela asıldı, yakında açılacak

Aydın’ın Efeler İlçesinde yapımı süren Şehir Hastanesinin kısa süre sonra açılacağı asılan tabela ile duyuruldu.

Karaciğer kanserlerinde yeni teknolojiler hayat kurtarıyor

İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorları, kabızlık şikayeti ile başvuran 57 yaşındaki Cengiz Deligül’ün karaciğerindeki tehlikeli kitle yenilikçi bir yöntemle tedavi etti. Kullanılan mikrodalga enerjisiyle sayesinde, Deligül’ün sağlığına kavuşması yeni bir umut kapısı araladı.

Havaların ısınmasıyla tozun etkisini hissettirdiği enkaz kentte yaşayan vatandaşlara maske uyarısı

HATAY (İHA) – Depremin vurduğu Hatay’da yaşayan vatandaşlara, uzmanından maske takmaları konusunda uyarı geldi. Doktor Ercan Nural, astım ve alerjik reaksiyonu olan hastalarda toza bağlı olarak geçmeyen öksürükler, burun akıntıları ve hapşırıklar görüldüğünü söyledi.

“Yaza formda girmek için haftada 150 dakika yürüyün”

Yaz mevsimine formda girmek adına şimdiden dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini belirten Diyetisyen Melike Aslıhan Kara, “Su içmeyi ihmal etmeyin, günde ortalama 2-2.5 litre su içme hedefinize mutlaka ulaşın. Hareketinizi artırın ve haftalık minimum 150 dakika egzersiz süresini hedefleyin. Bilimsel olmayan diyetlerden uzak durun. Tükettiğiniz meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edin. Probiyotiklerin gücünden faydalanın” dedi.

Uzmanından bebek isteyen çiftlere beslenme önerileri

Jinekolog Kağan Açıkgözoğlu doğurganlığı etkileyen faktörlere dikkat çekerken, hamile kalmada sperm ve yumurta kalitesinin, sperm ve yumurta kalitesinde de beslenmenin önemli rolü olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Akıçgözoğlu, “Kadınlar hayatı boyunca oluşacak tüm yumurta sayısı genetik olarak belirlenmiş olarak dünyaya gelirler. Sonradan bu sayıyı artıracak önlemler alamazlar. Ancak yumurtalarının kalitesini iyileştirmek ve bunu yaparak doğal olarak gebe kalmayı kolaylaştırmak için atabilecekleri adımlar var” diyerek önerilerde bulundu.

TÜM HABERLER